Yukarıdaki resimde belli başlı bazı besinlerin eksikliklerinin bitki üzerinde ne gibi sorunlara neden olduğu görülmektedir. Örnekte verilen beslenme bozuklukları bitkiler üzerinde en sıklıkla tespit edilen ve daha ziyade problemin ilk başladığı erken safhalardaki görünümlerini resmetmektedir.
Detaylı olarak inceleyecek olursak;
Nitrojen, akvaryum suyunun içinde çok farklı yapılarda bulunmaktadır. Toplam olarak ele alındığında nitrojen organik ve inorganik formlarıyla iki şekilde gruplandırılır. Amino asitler ve proteinler organik forma dahildir. İnorganik formdaki azot türevleri ise Nitrojen Gazı (N2), İyonlanmamış Amonyak (NH3+), İyonlanmış Amonyak (NH4), Nitrit(N02) ve Nitrat(NO3) yapılarından oluşmaktadır. Bitkiler belirtilen nitrojen türevlerinin çoğunluğunu besin olarak kullanabilmektedir. Bitkiler tarafından özellikle İyonlanmış Amonyak (NH4) kolaylıkla kullanılabilmesine karşın, alglerinden ilk tercih ettiği besin kaynaklarından biri olması dolayısıyla yeşil su gibi alg sorunlarının kısa süre içerisinde oluşmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle saksı bitkileri ve zirai bitkiler olarak üretilmiş azot gübrelerinin, içeriğinde NH4 yoğun olarak bulunduğundan akvaryum bitkileri için kullanılmaması gerekir. Akvaryum azot gübresi ürünleri ile eksikliklerin giderilmesi daha doğru olacaktır. Akvaryum azot gübresi içeriği bitki akvaryumlarında kullanılmak üzere belirlenmiştir ve ürünlerin bir çoğı amonyak ihtiva etmez.Eksikliğin söz konusu olduğu durumlarda bitkilerin gelişimi yavaşlayarak durma noktasına gelecektir. Bitkiler üzerindeki eksiklik belirtileri özellikle yaşlı yapraklarda gözlemlenecektir. Yaşlı yaprakların açık yeşil ve sarıya dönmesiyle belirtiler baş gösterecektir. Uzun süreli eksikliklerde bitki dallarda cılızlaşma ve sararma ile devam eden eksiklik belirtileriyle, tüm bitki formunun sararmaya başladığı görülecektir. Akvaryum azot eksikliğinin giderilemeyecek boyutlarda kronikleşmesi halinde renk verici pigmentlere sahip olan yapraklarda kırmızı rengin yoğunlaşması söz konusu olacak, yaşlı yapraklarda ise yaprak ölümleri yaşanacaktır. Bitki akvaryumlarında bitkilerin sağlıklı bir şekilde gelişimlerini sürdürebilmesi için N03 (Nitrat) baz alındığında, nitrojen seviyesinin 15 ila 20 ppm seviyeleri arasında tutulması önerilir.
Fosfor, Fosfor bitkiler için mobil nitelikli makro besinlerden biridir. Fosfor, hücre yapılarının bileşeni olarak, enerji üretiminin, DNA ve RNA üretiminin, çiçek, kök ve tohum üretiminin temel unsurlarından biridir. Biyolojik ve kimyasal reaksiyonların sürdürülebilir olması açısından son derece önemlidir. Tüm canlı formlarında bulunmaktadır.Yapısı itibariyle fosfor, organik fosfat ve inorganik fosfat olarak iki farklı formda bulunur. Organik fosfat sağlayıcılarına çürümüş bitki parçaları, artık yemler, balık dışkıları örnek gösterilebilir. İnorganik formdaki fosfat kaynaklar ise dışarıdan eklenen sıvı gübreler ve pH düzenleyiciler olarak örneklendirilebilir. Akvaryumlarda yer alan fosfatın tamamına yakını organik formdaki fosfattan oluşmaktadır. Organik fosfatın ise bitkiler tarafından kullanılabilmesi için bakteriler vasıtasıyla parçalanması gerekmektedir. Buna karşın inorganik fosfat ise bitkiler tarafından direkt olarak kullanılabilmektedir. Akvaryum fosfat eksikliğinin oluşması durumunda bitkiler için gelişim durmayacak fakat yavaşlamaya başlayacaktır. Yavaşlayan bitki gelişimi söz konusu olduğunda ise fosfor dışındaki nitrojen ve diğer besinler bitkiler tarafından kullanılamayacağından algler için besin kaynağı oluşturacaktır. Fosfatın eksikliğiyle türeyen algler eğer aydınlatmadan kaynaklı bir sorun yok ise öncelikle yapraklar üzerindeki yeşil nokta yosunu oluşumuyla ortaya çıkacaktır.Fosfat eksikliğinin bitki üzerindeki belirtileri ise öncelikle yaşlı yapraklar üzerinde gözlemlenecektir. Yapraklar eksikliğin başladığı ilk zamanlarda uçlarından başlayarak damarları yeşil kalacak şekilde sararmaya başlayacaktır. İlerleyen eksiklik seviyelerinde yaprak kayıplarıyla devam eden eksiklik belirtileri, yeni oluşan filizlerde yavaşlamaya, yeşil bitkilerin daha da koyu bir yeşil hale dönmesine, bodur büyüme, çiçeklenme ve tohumlaşmanın durmasına neden olacaktır. Bitki akvaryumlarında, bitki yetiştirmesinde sorun olmadan gelişimin devam etmesi ve fosfata dayalı alg oluşumunun engellenmesi amacıyla fosfat (PO4) baz alınarak fosfor seviyesinin 0.5 ile 2.0 ppm seviyelerinde tutulması önerilir. Bu seviyelerin korunması amacıyla akvaryum fosfat gübresi kullanımı gerekebilir. Akvaryum fosfat gübreleri inorganik fosfat içeren ve bitki akvaryumlarında kullanıma uygun olarak üretilen ürünlerdir.
Potasyum, fotosentez ile bitkilerin bünyesinde ortaya çıkan reaksiyonda, enzimlerin harekete geçmesini sağlayarak fiziki yapılarını değiştirip bitkiler tarafından kullanılabilecek hale gelmesini sağlar. Ayrıca bitkiler yaprak yapılarındaki, stomatlar vasıtasıyla su ve oksijen alışverişi yaparlar. Potasyum stomatların çalışma düzenlerini kontrol ederek, besin iletimini sağlıklı bir şekilde devam etmesini ve bitkilerin açığa çıkan enerjiyi kullanırken soğutulmasını sağlar. Potasyumun bir diğer faydası da bitkilerin fotosentezi esnasında AdenosinTrifosfat’ın (ATP) reaksiyona dahil olmasını sağlayarak fotosentez hızının ayarlanmasına olanak verir. ATP fotosentez esnasında enerji kaynağı olarak kullanıldığından potasyum eksikliği durumunda ATP üretimi yavaşlayacaktır. Yavaşlayan ATP üretimi nedeniyle de ATP ye bağlı tüm yapısal fonksiyonlar yavaşlamaya başlayacaktır. ATP bitki üzerindeki besinlerin taşınmasında lokomotif görevi yapmaktadır. ATP enerjisi olmadan bitkilerin taşıma sistemi duraksayacaktır. Duraksayan taşıma sistemi şeker, su, nitrat, fosfat ve aminoasitler gibi mobil besinlerin iletimini durduracaktır. Kısacası Potasyum bitkilerin yaşamsal fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için çok önemli bir elementtir.Akvaryum potasyum eksikliği oluşması durumunda ilk olarak yaprak kenarlarında yanmış bir görünümü andıran sararmalar başlayacaktır. Bununla birlikte bitki gelişiminin yavaşlamaya başladığı, gövde ve dallarda zayıflamaların başladığı görülecektir. İlerleyen eksiklik durumlarında yaprakların üzerinde delikler oluşmasıyla bölgesel ölü noktalar oluşacaktır. Eksikliğin giderilmemesi durumunda ise bitki tümüyle sararıp ölecektir.Potasyumun bitkilerin yaşamsal fonksiyonlarındaki etkisi göz önünde bulundurulduğunda, bu fonksiyonların sağlıklı bir şekilde devam ettirilebilmesi için akvaryum içerisinde 20 – 30 ppm aralığında bulunması gerekmektedir. Potasyum takviyesi yapabilmek amacıyla amatör yapım(DIY) akvaryum sıvı potasyum gübresi kullanılabileceği gibi, bitki akvaryumları için özel olarak üretilen potasyum gübreleri de kullanılabilir. Akvaryum potasyum gübresi kullanımında potasyumun su içerisinde ne kadar bulunduğunu ölçmek için kullanabileceğimiz güvenilir test kitlerini bulmak oldukça zordur. Ancak akvaryumda potasyum fazlalığının tespit edilebilmiş ciddi bir olumsuz etkisine rastlanılmamıştır.
Kalsiyum, yapısı itibariyle immobil(taşınamayan) yapıdaki makro besinlerden biridir. Kalsiyum eksikliği ise sertlik derecesi düşük yumuşak sular ve ters ozmoz suların bulunduğu akvaryumlar dışında pek karşılan bir durum değildir. Fakat sertlik derecesi yüksek sulardaki mevcut kalsiyum potasyum gibi elementlerin alımını baskılayabilmektedir.Akvaryum kalsiyum eksikliği söz konusu olduğunda ise bu eksiklik, ilk olarak yeni filizlerde ve yeni gelişen yaprak uçlarında görülecektir. Eksiklik belirtileri öncelikle deforme olan küçük yaprak oluşumları, yapraklarda bükülme, yeni yaprakların üzerinde ve kenarlarında beyazlaşmalar şeklinde gözlemlenecektir. Eksikliğin ileri aşamalarında ise beyazlaşarak çıkan yeni filizlerin oluştuğu, yaprakların anormal görünümleri, bitkinin köklerinin uç kısımlarının tamamen öldüğü durumlar oluşabilecektir.
Magnezyum, Akvaryumda magnezyum eksikliği de, Kalsiyum eksikliği gibi sertlik derecesi düşük yumuşak sular ve ters ozmoz suların bulunduğu akvaryumlar dışında pek karşılan bir durum değildir.Magnezyum Eksikliği Akvaryumda magnezyum eksikliğinin fark edilmesi amacıyla eski yaprakların gözlemlenmesi doğru olacaktır. Eksikliğin söz konusu olduğu durumlarda bitkide oluşacak beslenme yetersizliği dolayısıyla yaprak üzerinde noktasal başlayan sararmanın bölgesel sararmaya döndüğü görülecek, yapraklar üzerindeki damarlar yeşil kaldığı halde yaprakların erimesi ve ölmesi, renkli pigment yapılarına sahip bitkilerin yaprak kısımlarında kırmızıya çalan bir renklenme durumu oluşacaktır. Daha fazla bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.